KİMERİZM ÜZERİNE

Genetik biliminde birçok kavram vardır. Bu kavramlardan gen, kromozom, kalıtım gibi temel olanları birçok insan tarafından bilinir. Bu yazıda sizlere daha az bilinen çok önemli bir genetik kavramdan bahsedeceğim: Kimerizm. 

               Normal koşullarda, bir canlı vücudundaki kromozomlarda bulunan DNA dizisi aynıdır. Yani, bütün vücut hücrelerimiz aynı genetik kodu taşırlar. Fakat bazı istisnai durumlar var ki, bir bedende birden fazla DNA profiline rastlamak mümkün! Kimerizm de bu durumlardan bir tanesi. 

                  Kimerizm, adını mitolojik bir yaratık olan Khimera’dan alır. Khimera’nın kafası aslan kafası, gövdesi keçi gövdesidir. Buna istinaden kimerizm, iki farklı organizma oluşturmak için kodlanmış iki DNA dizisini içeren tek bir organizma olarak tanımlanır. Bunun en bilinen örneği ise çift yumurta ikizlerinde embriyonik dönemde birinin ölmesi ve diğerinin kardeşinin hücrelerini “emmesidir”. Yani hayatta kalan embriyoda hem kendisinin hem kardeşinin hücreleri bulunur. Kimerizm, hayvanlarda ve bitkilerde rastlanabilen bir durumdur.

Mikrokimerizm

               Mikrokimerizm, vücudun sadece küçük bir kısmındaki hücrelerin, geri kalan hücrelerden genetik olarak farklı olmasıdır. İnsanlarda görülen kimerizm genellikle mikrokimerizmdir. Hamilelik sürecinde anne-çocuk arasındaki hücre değişimlerinden,  nadiren de kemik iliği naklinden kaynaklanabilir. 

Lydia Fairchild Olayı

                Peki, kimerizm gerçek hayatta ne gibi durumlara yol açmaktadır? Bununla ilgili en ilginç olaylardan biri Lydia Fairchild’ın başından geçmiştir.

                2003 yılında Lydia Fairchild, üçüncü çocuğuna hamileyken eşinden boşanmak istedi. Mahkeme, prosedüre uygun olarak DNA analizi istedi. Ailecek kan verdikten iki hafta sonra mahkemeden aldıkları mektup çok şaşırtıcıydı: Eşi çocukların babasıydı fakat Lydia Fairchild çocukların annesi değildi! Test tekrar yapılsa bile sonuç aynı çıkıyordu. Fairchild, çocuk kaçırmak suçundan yargılanmaya başladı. Bu sırada üçüncü çocuğunu doğurmak üzere hastaneye yattı. Doğum sırasında bebekten kan alınarak DNA analizi yapıldı. Sonuç yine çok ilginçti: Bebek diğer çocuklarının kardeşiydi ve eşi de çocuğun babasıydı ama kendisi çocuğun annesi değildi! Çocuk kaçırma suçuna, rahim kiralayarak gelir elde etmek suçu da eklendi. Mahkeme, çocukların sosyal hizmet kurumuna yerleştirilmesini talep etti. Fairchild’ın hayatı bir anda kabusa dönmüştü, eğer avukatı bir makale görüp genetik uzmanına danışmasaydı bu şekilde de devam edecekti. Yapılan araştırma sonucunda Fairchild’ın kimerik bir birey olduğu; yani birden fazla tipte DNA profiline sahip olduğu ortaya çıkmıştı. Cilt, saç, kan gibi örneklerden alınan DNA çocuklarıyla uyuşmuyordu fakat rahim içinden alınan örnekler çocuklarının annesi olduğunu kanıtlamıştı. Mahkeme gerekçeyi kabul etti ve Fairchild çocuklarına kavuştu.

                    Kimerizm, Lydia Fairchild olayında olduğu gibi dışarıdan fark edilmeyen ve adli bilimler gibi alanlarda sorun çıkarabilen bir durumdur. Tabii bu suçluların salıverildiği anlamına da gelmiyor. Artık birçok olayda kişilerin kimerik olabileceği göz önüne alınıyor ve birden fazla bölgeden alınan örneklerle DNA testi yapılıyor. Kim bilir, belki siz de bir gün Lydia gibi bir duruma düşerseniz, kimerizm olasılığını aklınızdan çıkarmayın!

Berfin Şirin Tunç

Kaynaklar:

  1. https://medium.com/
  2. https://www.hurriyet.com.tr/

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.