GÜNEŞİN ÖLÜMÜNDEN YENİ DÜNYALARA

Neden yeni dünyaların (ötegezegenler, yaşanabilir gezegenler) arayışı içerisindeyiz? Bu soruya biraz meraklı bakışlarla uzak kalabiliriz. Ama bu soru biz insanoğlu için çok kritiktir. Dünyamızın sahip olduğu sınırlı kaynaklar (içilebilir su, hava, enerji gibi) gittikçe tükeniyor, bozuluyor ve yenilenmiyor.  2030 yıllarına doğru yapılan hesaplı tahminlere göre 9 milyar belki daha fazla insan tek bir dünyayı paylaşacak. Tabi ki, salgın hastalık, doğal afet ve savaş gibi olağanüstü durumlar söz konusu değilse. Tüketim alışkanlıklarımız ne yazık ki sınırlı kaynakları olması gerektiğinden çok daha fazla kısıtlamaktadır. Dolayısıyla gittikçe hızlı bir şekilde azalan kaynaklarımız olacağı anlamına gelmektedir. 

Peki ne yapmamız gerekir? Sorusu bilim insanlarının cevap bulmak istediği sorulardan yalnızca biri olarak karşınıza çıkabilmektedir. 

Şayet yukarıda bahsi geçen kaynakların hepsi sonsuz olsa bile sınırlı olduğunu bildiğimiz başka bir şey var. Güneş… Güneşimiz sonsuza kadar bizi aydınlatmayacak, enerji sağlamayacak, çünkü onunda bir sonu var. İşte bu bilgi bilim insanları tarafından irdelenen cevabı merak edilen önemli bir sorudur. Ancak bu soruya cevap olacak bazı teorileri de mevcuttur. Yani, insanoğlunun olası yok olması durumunda (Dünyamızın yaşanamaz hale gelmesi) yeni dünyalara koloni şeklinde göç etmesi en olası çözüm olabilir. 

İnsanoğlu ne zaman etrafı yaşamı zorlayacak, olumsuz etkileyecek bir durumla karşılaşırsa, tereddüt etmeden daha yaşanabilir yerlere göç etmiştir. Tarihte bilindiği gibi orta Asyadan dünyanın farklı yerlerine göç eden bir kavimler göçü var. Diğer örnek ise Türklerin daha yaşanabilir toprakları olan Anadoluya göç etmesi verilebilir.  

Tüm bunların ötesinde insan bir biyolojik varlıktır. En temel içgüdüsü diğer biyolojik varlıklar gibi yaşamak ve üremek; neslinin devamını getirmektir. Bu ve bunun gibi nedenler ile insanoğlu yaşanabilir gezegenleri keşfetmek oralara gitmek için değişik çalışmalar yapmaktadırlar. Halihazırda Marsa araçlar gönderiliyor ve gelecekte planlanan insanlı yolculuklarında hazırlıkları yapılıyor. 

Resim kaynağı: https://www.wikizeroo.org

Peki tüm bu yeni dünya söylemlerine neden ihtiyaç duyuyoruz?

Bunun öncelikli cevabı Güneştir. Güneşimizin sınırlı bir yaşamı ve sınırlı bir enerjisi vardır. Şimdi gelin beraber Güneşimizin nasıl bir sonu olacağına beraber bakalım.

Güneşimiz şimdi 4.6 milyar yıl yaşında, hayatının baharında gencecik bir yıldızdır. İçinde Hidrojenleri birleştirip bizlere nükleer reaksiyonların sonucu olarak enerji üretmektedir. Bu süreç yaklaşık bir 4-5 milyar yıl daha sürecektir.

Güneşimiz 500 milyon yıl sonra ışıma gücü (birim saniyede Güneşin tüm yüzeyinden üretilen enerjiyi tanımlamaktadır) %10 artacaktır. Bu artış ile Dünyanın sıcaklığı oldukça artacaktır. Dünyadaki su buharlaşacak, kayalarda saklanmış olan karbondioksit açığa çıkacaktır. Dünyanın atmosferi tıpkı Venüsün atmosferi gibi olacak. Venüsün atmosferi 400-500 derecedir, daha önce Venüsü yüzeyini araştırmak için gönderilen kameralar daha yere inmeden erimiştir. İşte Dünyanın atmosferi böyle sıcak, yoğun sera etkisinin oldukça fazla olduğu bir atmosferi olacaktır. Dolayısıyla, böyle bir atmosfere sahip Dünyanın yaşamı barındırması pek mümkün görünmüyor. Ama yine de bazı tuza dayanıklı bakterilerin hala yaşayabileceği tahmin edilmektedir. 

1 milyar yıl sonra Güneşimizin ışıma gücü %20 artacaktır. Bu artış sonrasında Marsta buz sıvı hale gelecek. 3 milyar yıl sonra Güneşimizin ışınım gücü %50 artacak ve Marsın iklimi şimdiki Dünya benzeri bir iklime ev sahipliği yapacaktır. 5 milyar yıl sonra, Güneşimiz enerji kaynağı olan Hidrojen merkezde (Güneşin en içi) tamamen Helyuma dönüşecek ve bundan sonra Helyum yakmaya başlayacak. Bu evrede Güneşimizin çapı büyüyecek ve büyük bir kırmızı dev yıldız kategorisine girecektir. 6 milyar yıl sonra Güneş o kadar genişleyecek  ve büyüyecek ki Merkürün yüzeyine çok çok yakın bir konuma gelecek. Bu yakınlıkta Dünyanın sıcaklığı 800 derece olacak. Bu yakınlıktaki Güneş Merkür ve Venüsün yüzeyini eritecek. Çünkü Güneşin yüzey sıcaklığı 4 bin derece olacak, bu sıcaklıkta demir kolayca eriyebilir. 7 milyar yıl sonra, Güneş üst Dev evresine girecek, yani çapı şimdiki Dünyanın konumuna kadar genişleyecek. Merkür ve Venüs Güneş tarafından yutulacak. Dünyayı ise daha üst bir yörüngeye fırlatacak.

Güneşimiz evrimin sonuna yaklaştığında kütlesinin yarısını dışarı doğru fırlatacak ve içinde parlak, sıcak bir beyaz cüce yıldızı kalacak. Böylece Güneş evrimini tamamlamış olacak (Yıldız evrimi, Prof. Dr. Salih Karaali). 

Evet işte Güneşimiz evrim sonunda bırakacağı beyaz cüce sonu olacak. 

Bu bilgiler ışığında bilim insanları kaçınılmaz olan Güneşin sonuna şimdiden alternatifler, çözümler üretiyorlar. Gelecekte, elbette bilgilerimiz daha artacak, ama kaçınılmaz sonu ertelemeyeceğiz. Güneşimizin sonlu yaşamı nedeniyle, insanoğlunun kendi neslinin devamı için yeni dünyalar, gezegenler ve uydular (Jupiterin dev uyduları gibi) bulmak için oldukça çaba ve kaynak ayırmış durumdalar (Keppler uydusu gibi binlerce öte gezegen keşfetmesi küçük bir örnek verilebilir). Bunun için öncelikle Güneşimizin gezegenlerinde yaşam, yaşanabilirlik arayışındayız. En yakını bildiğiniz gibi Mars. Güncel Mars misyonu, insanoğlunun orada koloni oluşturacak şekilde göndermek ve dolayısıyla insanoğlunun başka bir gezegende nasıl yaşayacağını, nasıl bir değişime uğrayacağı, fizyolojik ve biyolojik olarak tespit etmek ve gelecekte yeni dünyalara nasıl adapte olacağı konusunda önemli bilgilere sahip olmak en öncelikli amaçlarımızdandır. 

Yeni dünyaları keşfetmek insanlığın merakı ve biyolojik mirasını bırakacağı yerler olarak görmek gerekir. 

Hangi açıyla bakarsak bakalım, yeni dünyalar bizlere yep yeni ‘Dünyaların’ kapılarını arayalacaktır. 

Umarım Dünyamız gibi milyonlarca türün yaşayabildiği güzel masmavi Dünyalar keşfederiz…

Ötegezegenler ile ilgili bir diğer yazımız olan Fırat ÇEVİK‘in YENİ YAŞAM ARAYIŞLARI: ÖTEGEZEGENLER başlıklı yazısını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Dünya dışı yaşam ile ilgili olan Ömer TAPAN‘ın ASTROBİYOLOJİ VE DÜNYA DIŞI YAŞAM başlıklı yazısını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Öne çıkan görsel kaynağı: https://infographic.tv

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.