COĞRAFYA KENDİNİ BİLMEKTİR
Coğrafya kendini bilmektir. Kendini bilirsen arkadaşını, aileni, milletini ve insanlarını bilirsin. İnsan olmayı ve canlılara zarar vermemeyi, en önemlisi merhameti öğrenirsin. Herkese eşit, adaletli ve kardeşce yaklaşmasını bilirsin.
Yeryüzü bir kişinin değil, milletin beraber yaşadığı bir ekosistemdir. Bu mekanda kendini bilmek, ideolojik bakımdan geniş fikre sahip olmak insan ayırt etmemektir. Dil, din, ırk ayrımını yapanların kendi karanlık düşüncelerinde şeytanlaşmış yaratıklardan farkları yoktur. Oturmasını, kalkmasını, konuşmasını bilmeyen beyin yoksunu Homo Eractus’lar toplum içerinde bulunuyor olabilirler. Hatta gaflet, delalet hatta hıyanet içinde olabilirler. Bencil, karaktersiz bu ruh hastaları ülkesini düşünmüyor da olabilirler. Yerini bilmeyen, her ağzına geleni kusanlar, kişiyi bir kalıba sokanlar bilsinler ki bu topraklarda yerin dibi kimseyi affetmez. Habitatı zengin olup, bakterisi, yılanı, böceği, bol elverişli humuslu topraklardır. Tarih tekerrürden ibaret olup, kaydını çok iyi tutmuştur ki bu kutsal topraklar buna inancı olmayanlara kokusunu Çanakkale’de, Yemen’de, Suriye’de, Kafkaslar’da, Mezopotamya’da, Kudüs ve daha nicelerinde burun direklerini kıra kıra hem dış hem de içteki “X” kişiliklere ibreti alem için o sert kokuyu göstermiştir.
Dünya bütün halkların ortak yaşam alanıdır. Saygı ve sevgi ile korumaktır en büyük şeref ve erdem. İnsanlarımıza iyi davranıp, doğayı sevmeliyiz. İşte bu yüzden coğrafyayı bilmeliyiz ki kendimizi bilelim. Tanımalıyız bu coğrafyayı, bilmeliyiz düşman ya da dost gibi olanları. Yürümeliyiz coğrafyamıza kast edenlerin üzerine. Ezmeliyiz o kalıba sokanları, insanımızı dışlayanları, hayvanlarımıza zarar verenleri ve korumalıyız bu toprakları; üç kuruşa satanları, her tarafı pisletenleri, insanlara kötülük edenleri..! Sizi kötüleyenleri! Bekleyin..Az kaldı.. Az..Az..
Yazar;
İbrahim ÖZLÜK