YENİLENEN DÜNYADA REJENERASYON

Lise derslerinde bize hep planaryanın bölündüğünde her bir parçasından kendisinin yeniden üretildiği öğretildi. Deniz yıldızının rejenerasyonundan bahsedildi. Bunlar hep ilkel canlılar. Peki ya gelişmiş canlılarda bu tarz rejenerasyon var mı? Bir hayvanın kolunu kestiğimiz zaman yerine yenisi çıkıyor mu? Peki ya bizde neden böylesine rejenerasyon olmuyor? Sonuçta ben de isterim koluma bir şey olsa yeniden doğmuş gibi bir kol çıkmasını.

Aslında bizlerde (homo sapiens) rejenerasyon kapasitesinin sıfırdan kol üretimi yapacak kadar olmamasının sebebi tam olarak bilinmiyor fakat insan vücudunun maksimum tasarruf sistemi üzerine kurulmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Yani nedir maksimum tasarruf? Şöyle ki insan vücudu her zaman en iyi ekonomiyi kurmaya çalışır. Gereksiz bir şey kolay kolay kalmaz vücutta. Aldığımız besinlerin kullanılamayan kısmını vücut dışına atar. Hasarlı, gereksiz bir hücre mi var, direkt apoptoz (hücrenin yıkımı) sürecine sokar. Mesela spermin yumurtaya girişinden sonra spermin kuyruğuna gerek kalmadığından yumurta hücresinin içinde apoptoza uğrar(yıkılır). Mesela aldığımız besinlerin kullanılmayan kısmını yağ halinde depolar. Çünkü yağın daha küçük hacmine daha fazla enerji sığdırılabilir. Bunun gibi vücutta belli başlı tasarrufa dayanan mekanizmalar vardır. Benim düşüncem odur ki; insan vücudunda örneğin bir kol ampüte oldu (kesildi), vücut bakıyor, “Hmm ben bu kol olmadan da hayata devam ediyorum. Amaan boş ver kolu, gereksiz masrafmış.” deyip o kolu rejenere etmediği, zamanla da bunun evrimleştiği, genlerimize işlediği görüşündeyim.

Peki doğada var mı böyle rejenerasyon kapasitesi yüksek bir hayvan?

Bir hayvan düşünün, kolunu kesiyorsunuz kolu yeniden çıkıyor, bacağını kesiyorsunuz yeniden çıkarıyor. Omurgasına bir yere kadar zarar veriyorsunuz, tamir ediyor. Var mı böylesi? Sizleri Ambystoma mexicanum ile tanıştırayım yani namı diğer Axolotl. Doğa koşullarında metamorfoz(başkalaşım) geçiremediğinden suda yaşayan bir ikiyaşamlı (amfibi) olan axolotl, rejenerasyon kapasitesi çok yüksek bir canlı. Az önce bahsettiğim özelliklere sahip olan bu canlının üzerinde çalışan merkezler özellikle şu konu üzerinde çalışıyorlar: Bu canlıda ne oluyor da bizim hücrelerimizde olmuyor, biz neden böylesine rejenerasyon kapasitesine sahip değiliz. Kolun kesilmesinden önceki ve sonraki mikrobiyotanın değiştiği gözlenmiş. Bunun nedeni üzerine yapılan çalışmalar var. Aynı zamanda bu canlının hücrelerinin insan vücuduna entegre edilmesini isteyen bazı bilim insanları var fakat sonuç ne olur, yapılabilir mi tartışılır. Sonuçta insanda da rejenerasyon kapasitesi sonsuz olan kök hücreler mevcut fakat ona rağmen bu tarz oluşumlar insanda olamıyor.

Axolotl ile ilgili bir video:

Lise derslerinde bizlere sperm kuyruğunun hep yumurtanın dışında kaldığı söylenirdi fakat üniversite bilgisinde bize doğrusunun kuyruğun da içeri girdiği olduğu vurgulandı.  Mesela bizlere hep ATP hücre içinde kullanılır denilirdi. ATP’nin hücre dışında diğer hücreleri uyarıcı görevi de vardır. Hatta bırakın ATP’yi bazı durumlarda bir nöron diğer nörona mitokondri bile fırlatabilir. Değişen dünyaya rağmen okul derslerimizin günümüzün gerisinde kaldığı aşikâr. Dünyayla rekabet edebilmemiz için kendimizi geliştirmemiz gerek, her alanda! Dünya bugün axolotl ile rejenerasyonu çözmeye çalışıyor, CRISPR ile genlerimizi değiştirip, genetik açıdan mükemmel bebekler vaat ediyor, peki bu süreçte siz neredesiniz?

Samet ALTINAY

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.