YAŞAMA YÖN VERMEK: İN VİTRO FERTİLİZASYON

              Bildiğiniz üzere, tarih boyunca yapılan tüm buluşlar insanlığın ihtiyaçlarından doğmuştur. Temel ihtiyaçlarımızdan biri olan üreme ile ilgili de birçok buluş ve yöntem bulunmaktadır. Bu buluş ve yöntemlerin çoğu infertil(kısır) bireylerin çocuk sahibi olabilmeleri için yürütülen çalışmalardan oluşur. 20.yüzyıla gelindiğinde, teknolojinin hızlı gelişimi ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarının da katkısıyla insanlardaki kısırlık oranı giderek artmıştır. Kısır bireylerin çocuk sahibi olmak istemeleri, bu konuda çalışmalar yapılmasına ve tedavi yöntemleri bulunmasına yol açmıştır.  Bu yazıda sizlere yakın geçmişte uygulanmaya başlanmış bir işlem olan, halk arasında “tüp bebek tedavisi” olarak bilinen in vitro fertilizasyon işleminden bahsedeceğim. 

              İnfertilite veya kısırlık, bir yıl korunmasız bir birlikteliğe rağmen hamileliğin olmaması durumudur. Amerika’da üreme çağında olan insanların yaklaşık %10’unu etkilemektedir. Kısırlık ile ilgili çalışmalar oldukça eskilere dayansa da, başarılı tedavi yöntemlerinin bulunması 1960’lı yıllara denk gelir. İlk olarak yapısal yolların onarılmasıyla kısırlığı tedavi etmeye çalışan bilim insanları başarısız olmuşlardır. Örneğin 1968 yılında bir kadının tıkalı olan fallop tüpleri yapay fallop tüpleriyle değiştirilmiş fakat başarı elde edilememiştir. Daha sonra sperm ve yumurtanın dış ortamda döllenebilmesi ile ilgili çalışmalar hız kazanmıştır.

            1973’te Monash Üniversitesi’nden bir ekip dış ortamda üreme hücrelerini döllemeyi başarsa da bu embriyo anne adayının rahmine tutunmayı başaramamıştır. Doğumla sonuçlanan ilk başarılı tüp bebek ise 1978’de dünyaya gelmiştir. Dünyanın ilk tüp bebeği Louise Brown şu anda 41 yaşında, evli, mutlu ve çocuklu bir yaşam sürmektedir.

Tüp bebek teknolojisiyle doğan ilk kişi Louise Brown ve ailesi

             Bu başarının ardından in vitro fertilizasyon tekniği bütün dünyaya yayılmış ve üreme alanında kullanılan en yaygın uygulama haline gelmiştir. Bu uygulama günümüze kadar sürekli geliştirilmesine rağmen, maalesef başarı oranı hala çok düşüktür. Kanada’daki klinikler canlı doğum oranının %27 olduğunu açıklamışlardır. 

TEMEL BİLGİLER VE BAZI İLGİNÇLİKLER

-İn vitro fertilizasyon tedavisi, kısaca; kadının yumurtalıklarının uyarılıp yumurta hücrelerinin toplanması, laboratuvar ortamında spermle döllenmesi ve döllenmiş yumurtanın rahime aktarılması işlemlerinden oluşur.

-Ülkemizde ilk tüp bebek 1988’de Ege Üniversitesi’nde dünyaya gelmiştir. 

-Tüp bebek tedavisinde çoklu doğum(genellikle ikiz nadiren üçüz bebekler) sıklıkla görülen bir durumdur. Çünkü transfer edilen zigotun rahim duvarına tutunma olasılığı çoğu hastada düşüktür ve doktorlar birden fazla gamet transfer ederek tutunma oranını yükseltmek isterler. 

-Tüp bebekler genellikle düşük doğum kütlesi(<2,5 kg) ile doğarlar. Bunun sebebi ise henüz bilinmemektedir.

-Bazı insanlar, tüp bebeklerin, fiziksel olarak normal yollarla doğan insanlardan daha ‘güzel’ olduğunu düşünürler. Böyle bir şey yoktur. Hem zaten güzellik göreceli bir kavramdır!

1 thought on “YAŞAMA YÖN VERMEK: İN VİTRO FERTİLİZASYON

  1. Gerçekten çok ilgi çekici bir konu. Anlatışınız ve ele alışınız gayet iyi. Çok beğendim

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.